fransızcası. soupe à l'oignon
*** koskoca fransız mutfağının tek çorbası. güzelliği başka bir çorbaya yönelmemelerini açıklıyor doğrusu.
*** polonya'nın en meşhur yemeğidir. çorbanın üzerine 1 dilim ekmek koyarak servis ederler.
*** ilk olarak 17. yüzyılda fransa'da ortaya çıkmış. kuru ekmek veya küçük kızarmış ekmek, et suyu ve karamelize soğandan yapılır. çoğunlukla geleneksel olarak bir kâsenin içerisinde pişirilir ve üzerine erimiş gravyer peyniri dökülür.
*** paris'e defalarca gitmiş birinin ısrarlı önerileri sonrasında les halles metrosu yakınlarında au pied de cochon da (ki domuz ayağı demekmiş fransızcada) yediğimiz ancak yemeklere karşı beğenebilitesi düşük olan biri olmama rağmen pek beğenmediğim çorba. hakikaten de söylendiği üzere kasenin tabanında ekmek parçaları, üzeri alabildiğine sıcak su (çorba denilen kısmı burası herhalde) bir miktar soğan tadı en üst tabakada peynir katmanı. ankara'da hacettepe'nin arka kapısında ata konağı diye bir yer vardı, orada içerdim bundan kat kat daha lezzetliydi.
*** fransız mutfağının önemli ögelerindendir . aslında "yokluk zamanı" dediğimiz zamanlarda halkın elde en çok olan ürünle yaptığı çorbadır. günümüzde et suyu katılarak yapılır üzerine parmesanlı ekşi maya ekmek koyulur
*** iyi kotarılmış, lezzetli bir et suyudur bu çorbayı güzel yapan yoksa soğan dışındaki diğer malzemeler işin ayrıntısıdır bir anlamda.
*** adından da anlaşılacağı üzere soğan bazlı, ek malzeme olarak un, et suyu ile yapılan çorba.bonus lezzet olarak da kızarmış ekmek, peynir.
***aşçı olarak ilk yaptığım yemekti.
çeyrek asır olmuştur herhalde. o zamanlar bulyon kullanmanın zararlı olduğu pek bilinmezdi. ben et suyunun tadını çok sevdiğimden muhakkak bulyon koyardım. sonra tabii bundan vazgeçtim ama hiçbir zaman da et suyu çıkartacak kadar sabırlı ve çalışkan bir aşçı olmadım, çorbamı neredeyse vegan hale getirdim. sonra et suyunun yerine dark bira koymayı keşfettim.
- ay şeklinde doğranmış soğanlar, zeytinyağı-tereyağı karışımında karamelize edilmeli.
- kişi başı bir bardak sıcak su, yarım bardak da dark bira hesabıyla çorbanın suyu verilmeli.
- deniz tuzu, taze çekilmiş karabiber ve bir dal taze kekik unutulmamalı.
- ağır ateşte yarım saat tıngırdatılmalı.
- pişince ateşten alınıp ağzı kapalı olarak bir çeyrek kadar dinlendirilmeli.
- bu sürede baget ekmeklerini dilimleyip üzerlerine gravyer peyniri rendeleyip fırınlamalı.
- çorba ısıtılmış geniş çukur tabaklara taksim edilip, birer ikişer dilim peynirli ekmekle sunulmalı.
*** en güzel yaptığım çorbadır. otelde bir gün canım sıkılmıştı personele yapmıştım. tabi çalışanların çoğu daha önce içmediği için soğan kokusu olabilir diye çok laf yapmışlardı. hizmet sektörü sonuçta. ama içenlerin kase kase içmesinden ve koku olmamasından dolayı personelin çoğu yettiği kadar içmişti. daha sonra personel menüsüne koydular çorbayı :). standart hale geldi belli günlerde. tabi ben can sıkıntısından yaptığım için orijinal tarife uymamıştım. ne uğraşacağım fransa tarifi ile.
tarifimi de bırakayım belki merak eden yapar. oranları küçülterek yazıyorum siz yine kendinize göre oranlarsınız. ama malzeme oranlarına dikkat edin. bir şeyi azaltıyorsanız hepsini aynı oranda azaltın.
3-4 beyaz soğan
3 su bardağı su
3 su bardağı et suyu ( tavuk suyu veya bulyon denemedim )
1-2 diş sarımsak
2 yemek kaşığı krema
2 yemek kaşığı tere yağı
1 yemek kaşığı un
1-2 adet defne yaprağı
tuz, karabiber
soğanları 3 veya 4 parçaya bölün. tereyağını tencerede eritip soğanları bir kaç dakika kavurun. çok ölmelerine gerek yok zaten haşlanacağı için diri kalmasınlar yeterli. rendelenmiş sarımsağı ekleyip biraz bekledikten sonra un ekleyip karıştırarak 1-2 dakika daha kavurmaya devam edin. unun kokusu gidince, üzerine sıcak et suyu ve suyunu ekleyin. defne yaprağı ekleyip kayanamaya bırakın.
ayrı bir kaba koyduğunuz biraz çorbayı, krema ile karıştırın ve tekrar tencereye geri ekleyin, tuzunu karabiberini de atın. 15 dakika kadar sonra altını kapatın ve defne yapraklarını alıp çorbayı blenderdan geçirin, çorba hazır. et suyu fazla veya az gelirse oranları değiştirebilirsiniz. çorbayı içerken rendelenmiş kaşar eklerseniz çok güzel oluyor.
*** özleyip özleyip evde yaptığım, aslında paris'te bir öğle yemeğinde yemeyi hayal ettiğim çorbaydı.nerede elbette burada (bkz: le comptoir de la gastronomie)
ama ben naptım? kalktım evde yaptım*.
neyse bir gün de gideriz belki?
köken olarak roma döneminden bu yana yapılan bir çorbadır. dönem gereği çok ve ucuz olması aynı zamanda fakir yemeği olarak bilinmesine sebep olmuş, düşünsenize geçen sene bu entry kaleme alındığında ana malzemesi zenginlik belirten ufak detaylar gibi bi şeydi*
burada da sıklıkla tarifi verilen soğan çorbası kökeni ise 18. yy fransa'ya gider. modern yapılan versiyonda üç ana malzeme vardır; karamelize soğan et stock ve ve ve gruyere de comte*dir.
tereyağı olmazsa olmasıdır. tuz karabiber şarttır. bunun dışında ben 1 bardak kadar şarap kullanıyorum.çok sevdiğim kadın julia child kendi tarifinde kırmızı şarap da olur demiş. ama opsiyonel ale bi bira eklenirse de acayip yakışıyor. yaklaşık 20-30 cl arası. opsiyonel demişken viski, brandy olmaz mı? nasıl olmasın*
gelelim nasıl yaptığıma?
1 kg beyaz soğan alıp yarım ay doğradım.tam ortasındaki cücükler var ya? hah onları bi kaç katman olarak ayırdım. koymadım. doğrarken bol bol ağladım zırladım bu esnada. içime çok atıyormuşum, incinmişim. bıraktım ne varsa ağladım*.
ardından tabanı kalın bi çelik tencereye zeytinyağı koyup başladım soğanları karamelize etmeye. ardından 3 dolu yemek kaşığı tereyağını ekleyip orta-kısık arası başladım pişirmeye. bazen karamelize etmek için kısa yoldan şeker eklenir ama soğanın kendi yapısı gereği şekeri gayet yerindedir. sabredip karamelize olmalarına niyet ediyoruz. 40-45 dk sonra kıvama ulaşıyoruz zaten. ne diyoruz? bugünümüze de şükür, kim 45 dk soğan başında bekler ki? ben.
şimdi burada tarifi aldığım canım şef, bi bouqet garni hazırladı, ben de ona uydum. kekik, defne yaprağı ve taze biberiye demet haline getirip bağlayıp içine attım. ardından şef içine bi avuç sarımsak attı, ben koymadım. opsiyonel koyabilirsiniz . şefin tarifinden iyice uzaklaşmaktayım burada* çünkü içine iki üç kaşık kadar worcestershire sos koydu. bende yoktu koymadım. neyse devam ettim, yılmadım. biraz tuz ekledim, 2 su bardağı halis muhlis tavuk suyu koydum(isterseniz et suyu) ve ocağın altını iyice kıstım, 1 çay bardağı kadar beyaz şarap ekledim(dilerseniz dediğim gibi ale bira)
veee 25 dk kadar en kısık ateşte tıkırdadı.
işimiz bitti mi sandınız? bitmedi. finale geldik ama. çorbayı fırınlayacağım kaselere bölüştürdüm.(tam 3 tane bende) ardından incecik dilimlenmiş, tereyağı sürülmüş kızarmış ekmek dilimi koydum. tepeleme eski kaşar-gravyer karışımı rendeledim üzerine ama baya abarttım. isterseniz dilimlenmiş şekilde de beş altı dilim üstünü kapatacak şekilde koyabilirsiniz. ardından fırının ızgara veya sadece üst kısmını açtım 200 derecede 5 dk.
ve voila
üşenmeden yaparsanız bon appétit
* * *
meraklısı için işte size fransız soğan çorbası tarifi ..
uzunca bir süre kafaya taktığım, geçenlerde nihayet başarılı bir formülünü geliştirdiğim çorba.. birkaç deneme, tonla video ve tarif üzerinden geçip, içime sinen versiyonun tarifi şöyle:
bu çorba için etsuyu hayati bir öneme sahip.. bizim hanım sevmiyor diye etsuyu olmayan versiyonunu da denedim, bok gibi oluyor.. uzak durun.. bulyon olayına girmeyin.. etle haşlamayla arası iyi insanlarsanız bakın şu sistemle iki yemek kotaracaksınız:
- adam başı bir parça irice incik veya gerdan alın.. adam başı bir patates, bir soğan, iki havucu bu etler ile birlikte tencereye atın.. tercihen 1 saat- 1saat 15dakika kaynasınlar.. haşlama su kaybetmeye başlamadan suyunu almanız iyi olabilir.. kalan kısım için sulu haşlama gibi yiyelim derseniz suyu önden bol koyun, değilse et-patates-soğan-havuçtan oluşan susuz haşlamanız başlı başına bir ana yemek..
- bu haşlamadan gelen su miktarı keyfinize kalmış, genelde çorbayı kaç kişilik hazırlıyorsanız, adam başına 2-3 kepçe etsuyu ayırmak iyidir..
çorbaya gelince:
- mor soğandan uzak durun bok gibi oluyor.. sarı soğan iyidir, beyaz soğan da olur.. beyaz soğan daha tatlı ama daha keskin bir aromaya sahip genelde.. etrafta "ıyy soğan kokusu" diyecek birileri varsa taze sarı soğan tercih sebebi olabilir.. taze derken kuru tabii ama çok bekleyip acılaşmamış..
- adam başı bir iri soğan.. soyun, tepeden ikiye bölün.. her iki yarıyı kesilmiş tarafı üzerine yatırıp bir de ortadan ayırın.. sonra yaklaşık yarım santim arayla dilimleyin.. elinizde çeyrek daire şeklinde soğanlar olacak..
- bir kaba, tercihen yayvan, kibrit kutusu kadar tereyağı ve üstüne soğanları atın, karamelize edin..
- bu noktada şunlara dikkat: durmadan çevireceksiniz bu bir, tuz asla atmayacaksınız bu iki, soğanın altı kısık olmamalı, yeterince sıcak olmazsa soğan su bırakır, karamelizasyon çuvallar, çorbanız bok gibi olur bu üç, bu iş 20-25 dakikadan kısa sürdüyse sizde bir gariplik var demektir.. normali yarım saat falandır.. soğan miktarına göre lineer artış gösterir.. bu dediğim 4-5 soğan için..
- bu işin bitiminde soğanları istiyorsanız, 1-2 dakika da un ile çevirebilirsiniz.. bildiğin un işte, alengirli bi tarafı yok..
karamelize soğan hazır, etsuyu da hazır..
artık aşçılığın tadına varacağınız yer burası.. soğana etsuyunu ekleyin, dediğim gibi kase ebatlarınıza göre, adam başı 2-3 kepçe etsuyu.. ama etsuyu aroması kırılsın istiyorsanız nebileyim 1 kepçe etsuyu, 1-2 kepçe sıcak su da olabilir, ama tadı yavanlaştırır bana göre.. tuzu zevkinize göre, karabiberi - taneden çekme olursa iyi olur- zevkinize göre.. bir de migrosta falan var - organik sebze reyonunda - taze kekik.. adam başına 2-3 sap, sapından ayıklanmış sırf yaprak taze kekik..
bunlar birbiriyle samimiyeti ilerletirken iki hayati bileşenimiz var.. şarap falan denmiş, önermiyorum.. ama şu iki bileşeni şiddetle öneriyorum.. öncelikle adam başı çeyrek şişe bira.. ben paraya kıyıp leffe'nin kahverengisini koyuyorum, bulabilsem guinness koyardım, hiç olmadı efes dark, ama sizin zevkinize kalmış.. derdin o ise efes alkolsüz de kullanabilirsin, sonuçta o malt-şerbetçiotu-vs aroması çorbaya sıkı bir doygunluk veriyor.. direk boşaltıyoruz tencereye.. hemen akabinde de bir kupa koyu ve sert bir kahve.. hedödödö kahvesini öneriyorum demek isterdim ama hiç anlamam kahveden.. evde ne varsa işte, kaynar suyla içecekmiş gibi hazırla, tencereye dök.. tuzu ve karabiberi tekrar kontrol et, herşey yolundaysa bu haliyle kısık ateşte bir yarım saat, 40 dakika daha pişir, iyice demlensin çorba..
eğer herhangi bir adımda kestirmecilik, üşengeçlik yapmadıysanız, garanti ediyorum, bu çorba paris'te içtiklerinizden farkı olmayan kalitede bir çorba olacaktır..
son olarak üst süslemesi durumu var.. şimdi isviçre'nin gruyerini bulmak pek kolay değil.. ama yaklaşmak istiyorsanız yine migros üzerinden gideceğim, gouda peyniri ile parmesan alıp karıştırabilirsiniz, parmesanı az koyun ama.. öyle yarı yarıya olmaz.. tamamen tembelseniz, kaşar maşar bulun işte bişey nebileyim.. şimdi zor işlerden biri bu çorba üzerine fransız bageti dilimle, üstüne bu peynirleri yay, fırında erit faslı.. ben bile üşeniyorum buna ki bu hemen herkes üşenir demek gibi bişey.. pratik çözüm: uno vb bol tahıllı ekmek alınır, ekmek tost makinesine atılır (şu yuvalı olan değil de klasik tost makinesi lazım, üstten basmalı).. üst tarafı az yüksekte kalmalı yalnız.. alt yüz kızarınca ters çevir ekmekleri, ve diğer yüz kızarırken ekmeğin üstüne peynirleri koy - biraz bolca - ayarı en sıcağa getir, tost makinesinin üst yarısı da yine peynir değmeden balkon gibi üzerinde dursun.. peynirler damlamaya başladığında ekmekleri üzerindeki peynirle çorbanın üzerine koy, ve anında servis et.. en pratiği bu bence.. bunun için çorba beklerken soğumasın diye çokcana ısıtmakta fayda var baştan..
üşenmem yaparım diyene afiyet olsun..
* * *
salçasız etli yemekten kalmış, içinde soğanlar yüzen yemek suyunun üzerine kruton ve peynir rendesi eklenmesinden ibaret bir çorba.
****hazirladigim cesidiyle annemin onyargisinin kirildigi corba. tereyag eritilir, soganlar eklenir, kisik ateste ve surekli karistirmak kosuluyla 20 dakika civari pisirilir. biraz un eklenir ve 2 dakika daha pisirilir. gerekli miktarda suyu koyduktan sonra bir miktar beyaz sarap eklenir. tuz ve karabiberle baharatladiktan sonra corbaya bir miktar gravyer eklenir. kaynama noktasina gelen corbanin altini kisilip, ince dogranilan kucuk ekmegin uzerine bir miktar gravyer koyulduktan sonra yaklasik 2 dakika firinda tutulur. corba kaseye alinir ve firindaki peynirli ekmegimiz corbanin ustune birakilir.
****şu anda buraya uzun uzun tarif yazamayacağım ama şuraya 3 önemli tavsiye bırakıyorum.
1. şarap değil, konyak kullanın.
2.kahve yerine baileys tercih edilebilir.
3. et suyu, eşit değildir kemik suyu. et suyu kullanacaksınız, et suyu.
****ufak tefek puf noktalarina dikkat edildigi zaman, yapilmasi cok kolay, sunumu guzel, tadi harika olan corba.
kemik suyu kesinlikle tercih edilmemeli. et suyu ile yapilmali. kemik suyu ve et suyu cok farkli seyler. kemik suyu cok agir olur.
kirmizi sogan tercih edilmeli. soganlar yagda kizartilarak ya da suda hasliyarak oldurulmemeli, corbanin icinde diri durmali.
sarap kulanilmamali (mahveder corbayi). konyak tercih edilmeli.
corba kasesi yerine, kucuk guvecler tercih edilmeli. sogan corbasi kaynar icilir. guvec sicakligi daha iyi muhafaza eder. sunum olarak da cok guzel bir tercih.
tost ekmegi yag da kizartilmali. tercihen cavdar egmegi daha $ik olur. sunum acisindan.
uzerine rendelenen peynir,
salamandirada eritilip. sismesi gerekir. iyice kizaran peynir, sertlesmeli. corba servis edildikten sonra kasik yardimi ile kirilmali. corbanin icinde ezilmeli.
corbamizi afiyetle yedikten sonra. kasik ve corba kasesi/guvec yikanmamali. uzerine yapisan peynir bulasigini temizlemek neredeyse imkansizdir. tam kurumadan bir bez ile silinmeli daha sonra elde yikanmali. bulasik makinasinda yikama kalkarsaniz, peynir iyice yapisir.
en kolayi;
kasik ve corba kasesini buzlu suyun icerisinde bes-on dakika bekletip, bir bez ile silmek daha sonra yikamak.
****hazir corba seklinde satilanindan harika bir dip yaratabileceginiz corba cesiti.
- bulabilirseniz 500 g (ya da 250 g) quark, bulamazsaniz süzme yogurt da olabilir
- 1 paket hazir sogan corbasi (kuru toz)
- bir yemek kasigi süt veya krema
quark´in ya da yogurdun icine bir paket (250 gram olursa yarim paket) hazir sogan corbasi tozunu dökün, karistiriken bir kasik süt (veya krema) dökün. dip hazir. cok lezzetli birsey cikiyor ortaya.
nachos, havuc, renkli biberler ve salatalik cok iyi gidiyor bu sosla. afiyet olsun.
****hazır paket olanını aradığım, üreticilere müşteri talebi olarak yazdığım ama bir türlü türkiye'de bulamadığım çorba.
hazır paket soğan çorbasından çok güzel fırında tavuk yapılır efendim. ızgara tava piliçleri bir kutu krema ve bir paket soğan çorbası ile (burada baharat karışımı olarak kullanılıyor) karıştırıyorsunuz. tepsiye dizerek fırınlıyorsunuz. (bkz: çalışan kadının yemek bunalımı) yazarken bile ağzım sulandı.
**** vegan ve vejetaryenler ya da etsiz bir soğan çorbasını başka bir nedenden de olsa tercih edenler için güzel bir yöntem vardır:
malzemeler:
5 adet soğan
1 demet maydonoz
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı un
tuz
10-15 kadar tane karabiber
1 litre su
yapılışı:
rendelenen ya da öğütücüden geçirilen soğanlar tencerede un ve yağ ile birlikte karıştırılarak suyunu yarı yarıya çekecek kadar pişirilir. ardından içine 1 litre sıcak su ve karabiberlerin ilavesiyle kaynamaya bırakılır. 5 dakika kadar kaynadıktan sonra ince ince kıyılmış maydonozlar çorbaya eklenir ve bu şekilde de bir 15 dakika kadar daha kaynatılıp yeterince tuz eklenir. sirke veya limon ile servis edilir.
***evde her daim bulunan malzemelerle sahtesini yapalım dedik, böyle lezzetli ve insanı kendine getiren bir çorba yapmamıştım daha önce. bundan sonra spesiyellerimden biri olarak kalacaktır. fransa'da kıtlık zamanı popülerleştiğini duyunca ayrı bir saygı duyulası.
sağdan soldan tariflerden videolardan uyarladığım tarifim 2 kişilik. malzemelerle oynanabilir.
zeytinyağına 3 orta boy soğanımızı piyazlık doğruyoruz. soğan kokusu gelmeye başlayınca 3 diş sarımsak ilave ediyoruz. yüksek ateşte sürekli karıştırarak 5-6 dk kavuruyoruz. sonra bir kaşık kadar tereyağı ekleyip eriyince 2 kaşık un ekliyoruz. ateşi kısığa alıp 3-4 dakika da o şekilde kavurduktan sonra yarım litre soğuk su ekliyoruz. sıcak eklersek un topaklanabilirmiş. burdan sonra bir opsiyon da çay bardağı kadar süt ekleyip çorbayı kremalı yapabilirsiniz. altını açıyoruz su ve sütten sonra, çorba kaynamaya başlayınca baharatları atıyoruz, altını kısık-orta arası hale getirip 10-15 dakika kaynatıyoruz. kaynama işi bitince de blender'la çekin çorbayı. kıvamı yoğun bulursanız su miktarını arttırabilirsiniz. baharat tavsiyem karabiberi bol kepçe sallayın, kalanları damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. sunumu güzel olsun derseniz yağda toz biber kavurup çorba kasenize ekleyip renklendirebilirsiniz. afiyet olsun.
***bizim*, ìskembe corbasina yüklediği her türlü nimetin fransız versiyonudur. genelde soğanın et suyu ile pişirilmesinden oluşur süslemek ve başlı başına bir yemek haline getirmek için içine kızarmış ekmek dilimleri atılıp peynir rendesi ilavesi ile fırınlanır. bu nedenle dünyanın en sıcak çorbasıdır. en çok tüketildiği yer les halles in gerçekten hal olduğu zamanlarda paris haliydi. proleter bir çorbadır.
*** bu çorbaya kıtır (ya da çorba kıtırı) konulup konulmaması konusunda iki ekol vardır. geleneksel ekol, çorba hazırlanırken, soganlar piserken, gratineden önce ekmek koymayı ilke edinmistir. ekmek, böylece soganın tadını iyice çeker içine ama kıtırlıgını kaybeder. çıtırdan vazgeçerim ama kıtırdan asla ekolu ise, pismis çorbanın gratinesinin üzerine bir de kıtır dökmek gerektigini savunur, croûton/6'da aktarıldıgı üzere.
*** .. corbayi hazirlarken icine yarim bardak kaliteli beyaz sarap koymak lezzet katsayisini arttiracaktir..toz karabiber yerine tohum karabiber tercih edilmeli ve cok keskin olmayan baska baharatlarla tat doruk noktasina cikarilmalidir..tamamiyla yuvarlak ekmekler yariya bolunerek icine konup servis edildiginde cok daha inanilmaz bir tat verir
*** viking kültüründe, savaş sonrası yaralanmaların ardından, yaranın ölümcül olup olmadığını anlamak için kullanılan yöntem. genellikle karın bölgesinden alınan yaralar sonrasında başvurulur. yapılan soğan çorbası hastaya içirilir ve yaralar koklanır. soğan kokusu gelmiyorsa yaranın ciddi olmadığı ve hastanın iyileşeceği, eğer koku geliyorsa hastanın öleceği bilinir.
*** annemin soğan (evet bi ara soğan çok severdim)(5-6 yaş civarları) zaafım üzerine pırasayı sulu yapıp bana soğan çorbası diye yedirmesi sonucu pırasayı sevdirmesi. sonra da oturup karşıma "haha nası da yedi pırasayı" dalga geçmişti.
*** bir ara soğan suyu içerek zayıflamak moda idi. soğanı haşlar, suyunu şişeler, sabah-öğle-akşam 2 bardak dolusu içmek durumunda kalırdınız. tabi bunu yaz tatilinde, senelik izninizde yapmak zorundasınızdır. kokusu çalışanlar için elverişli değildir. çalışanlar için, yağsız, tutsuz, katkısız soğan çorbası daha uygundur.
*** kaç haftadır spor niyetine bir şey yapamıyorum. dışarı çıkıp da koşamadığıma göre çorba tarifleri aradım. öyle ya da böyle bu lanet günler sona erecek. formumu korumam lazım. ilk defa duydum bu soğan çorbasını. dedim acaba hangi köylünün icadı. zira anca bir köylü soğanı çorba yapıp içer diye düşündüm.
fırına tavuk göğsümü attım daha sonra çorbamı yaptım. tavuk göğsünü küçük küçük parçalara ayırıp çorbaya serpiştirdim. bunu icat eden köylünün elini öpmek isterdim. yok böyle bir lezzet. bu gece de aç ve sakat kalmadığım için rabbime şükrediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder